16 Aralık 2011 Cuma

servis muhabbeti

akşam iş dönüşü serviste bir arkadaşımla konuşuyoruz. konu nereden açıldı bilmiyorum. bir ara eşiyle son son günlerde şu tv'yi izliyorlarmış, güzel programlar oluyor dedi. geçenlerde bir programa denk gelmişler arşimeti anlatıyormuş. biliyor musun dedi, saati bile o bulmuş vs gibi. zamanının çok büyük kütüphanelerinde pek çok bilginin yandığından bahsettti sonra. o bilgiler aslında bugün olsa çağımıza göre çok daha ileride olacağımızdan. işte dedi back up olmayınca yanan kütüphanelerle gitmiş onca bilgi. ben de ona dedim peki S. gelişmişlik nedir ki. hemen yanıtladı biliyorum teknoloji ve bilim olarak bahsediyorum. düşünsene dedim ne güzel olmaz mıydı. bir kasaba yada köydesin ya da küçük bir yerleşim merkezi. tarım, hayvancılık, balıkçılık ya da. bir kıyı kasabasında geçimini sağlıyorsun. tüm dostların, akrabaların yürüme mesafesinde ikmet ediyolar. sevdiklerinle birliktesin. öylece yaşıyorsun bir kır çiçeği gibi. ne araba var ne internet. ama mutlusun, huzurlusun. kitap okuyorsun. gdo yok. dedi çok ütopik bir şey anlattığın. ama dedim anadoluda bir çok kişi zaten buna benzer bir hayatı yaşıyor ki neden ütopik olsun. şehir hayatının hızında anlamadan geçmiyor mu aslında her şey.
sonra küçük oğlundan bahsetti, isyan etmiş kreşe gitmek istememiş bugün beyefendi. gece de uyutmamış yatağından atmış onu. sonra dedim yahu 3,5 yaşında kreş mi olur. ne yapacaksın dedi çalışınca anne baba mecbur böyle. aslında büyük aile kavramı kalmadı ne kötü. çocuklar anneanne, babaanne, dede, büyük amca vs onlarla büyüyordu eskiden. 70 lerindeki hayatı süzmüş insanların yanında eğitilerek sanki karakter kişilik olarak daha mı iyiydi. işte bak sen bunu anlıyorsun ama çoğu kişiye sorsan ne verebilir ki nine dede der. dedim onlar zaten bunu bile anlamamış ki işte o kadar uzak artık bunu anlamaktan. evet dedi. neden yazdım bunları aslında öyle huylarım yoktur. az önce exils (sürgündekiler) filmini izlerken bu konuşma geldi aklıma, çala kalem yazıverdim. kendimi bir an aydan atlayan kedi gibi yazarken buldum.

31 Ekim 2011 Pazartesi

ne zamandır bir şiir dizesi uğramıyor hayatıma.

7 Aralık 2009 Pazartesi

2 Aralık 2009 Çarşamba

sonbahar



"sabırsızlık zamanının güzel çocuklarına..."

24 Ekim 2009 Cumartesi

gitmek

"gitmek fiilinin altını çift çizgiyle en güzel trenler çizebilir"

demiş,

hasan ali toptaş

23 Ekim 2009 Cuma

che part one


"abd'li gazeteci: devrimin sahip olduğu en önemli özellik nedir?
che: aşk
abd'li gazeteci: aşk mı?
che: size çok saçma gelecek bir şey söylememe izin verin. bir devrimci müthiş bir aşk ile yönetir kendini. insanlık aşkı, doğruluk ve adalet aşkı. bunlar olmadan bir devrimci olması imkansızdır."

böyle düşünmek, size de çok saçma gelebilecek bir şey olabilir, ama eğer değilse...
yeryüzünün aşkın yüzü olması adına umut hala var demektir.

22 Ekim 2009 Perşembe

norah jones


farkındalığınızı kaybedip hayatın hızına kapıldığınız, kendinizi bir şeylere nedensizce yetişme telaşı içinde oradan oraya savrulurken bulduğunuz günlerde, en azından gecenin geç bi vaktinde yatmadan önce biraz müzik olsun diye dinlemeye başladığınızda... size yeniden "içeriden" seslenen dupduru ses.